Manşet: Saat kaça vurursa vursun. Dünya sana dönüyor.
Kendime gelemiyorum, sana gelsem olur mu?
Sen; en güzel şiirlerin bile kuramadığı kafiyesin.
Papatya kalpli sevgilim, kalbini kelebekler öpsün.
Bir çift göze aşık ve diğer bütün gözlere körüm.
5 saniye sarılsa, 5 sene daha severim haberi yok.
Sevgili tek olandır. Gelişin de gidişin de onadır. Mevlana
Zaten ağırlık yapıyordu. Aklımı başımdan aldığın iyi oldu.
Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur.
Yağmur başlayınca gelse de ıslansak diyeceği biri olmalı insanın.
Bazıları konuşmaz; gözlerine 5 saniye bakar, ömründen 5 yıl gider.
Senin suçun yok ‘hayat’ ben buraya zaten ‘elveda’ demeye geldim.
Herkes kaybettiği kadar içecekse. O masadan en son ben kalkarım!
Sen benim gökyüzüne gönderdiğim duamın yeryüzündeki cevabısın.
Başını göğsüme yasladığında tek bir düşmanım var. Geçip giden zaman.
Aşkın dili duadır. Her dua sevgiliye yazılmış bir aşk mektubu gibi olmalıdır.
Uyuma ya konuşalım diyen biri olsaydı hayat belki de daha güzel olabilirdi.
İlham perisi kaçmış şair gibiyim. Kalemim söz değil, yüreğim sensizlik yazıyor.
Sen benim yıldız kayarken tuttuğum dilek değil, ezan okunurken ettiğim duamsın.
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.
Sanki hiç pişman olmamışım gibi, hayat karşıma ‘seni pişman ederim ‘diyenleri çıkartıyor.
Sen benim sarhoşluğumsun. Ne ayıldım ne ayılabildim ne de ayılmak istedim. Nazım Hikmet
Belki de hayatımızı değiştirecek insanlar yolda yürürken sessiz sedasız geçmişlerdir yanımızdan.
Artık hep hayal ettiğimiz yeni bir başlangıcı değil; hiç düşünmediğimiz mutlu bir sonu istemeliyiz.
Olur da bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen, yüreğinde rengarenk açan aşk ile gel. Şems-i Tebrizi
Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar… Canın yanar.
Şarkılara neden “parça dendiğini biliyor musun? İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik yanını tamamlıyor.
Allah’ım beni öyle bir sonbahar ayazı öldür ki, sevdiğim mezarıma koyacak tek bir gül bile bulamazsın.
Yetimhanede yaşayan küçük bedenlerin, ranzalarına yazdıkları “anne kelimesi kadar masum olmalı aşk.
Sen dedi; intihar gibisin. Hem herkes tarafından bir kez düşünülen hem de cesaret edilemeyen. Cemal Süreya
Sevenler en sonunda bir yerlerde buluşmazlar. Onlar en başından beri birbirlerinin içindedirler. Mevlana
Sen istediğin kadar unutacağım diye uğraş, nasılsa bir şarkı çalar kulağına bir yerlerden ve tekrar hatırlarsın.
Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. Çünkü her yakınlıkta kaybetme korkusu, uzaklıkta ise kavuşma ümidi vardır.
Olsun be aldırma. Yaradan yardır sanma ki zalimin ettiği kârdır, mazlumun ahi indirir sahi. Her şeyin bir vakti vardır!
Aşk dudaklarda kahkaha değil, gözlerdeki yaştır. Maksat sevgi uğrunda ölmek değil, uğrunda ölecek sevgili bulmaktır.
Bu dünya yalancı bir dünyadır, gözleri görmeyen asık olandır, gördüklerimizin hepsi yalandır, Allah’ ım bu yolcuyu uyandır.
Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak.
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek, ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek.
Kanaya kanaya iyileşir bazı yaralar. Aşk gibi, ihanet gibi, yalnızlık gibi… Geç olur, güç olur ama sonunda mutlaka olur.
Adam gibi sevmelerin yasaklandığı bir yerde, ne kadar seversen o kadar acı çekersin. Sonra mı? Çektiğin acıyla kalırsın işte.
Küçükken annem, yerde ekmek görünce: Yükseğe koy kuşlar yer derdi. Sevdiklerimizi hep yüksekte tuttuk, acaba kuşlar mı yedi?
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni!
Sabahları seninle doğar içimdeki güneşin, gülücüklerinle sıcaklığımı arttırır ve batmazcasına daha çok ısınırım. Kaynağı sevgi olan ne batar ki hayatta?
Ne gördüğüm papatya bembeyazmış, ne de çamur dediğim kötü kokarmış. Basit sınıflamalar arasında karmaşıklaşan kurgularım, meğer pek de yavanmış.
Affetmekten vazgeçtim, dolayısıyla kızmaktan. Her mahkemede masumiyetimi bileylemekten vazgeçtim. Haklılık, bir kibir yumağından başka nedir ki. Ve suçluluk daha çok kulluk değil mi?
Gönlümün değdiği her gönülde biraz hüzün, biraz haklılık ve biraz kızgınlık var. Hatalarla, sevaplar arasında koca koca sütunlar. Tövbeyi diline, affetmeyi kendine bırakan insanlar. Sevdiklerime bakan gözlerimde incinen dostluklar.
Bir gün öyle çok sevmeliyim ki sonsuza dek içimde kalmalı, karşımdaki insan karşı koyamamalı. Bir gün öyle çok sevmeliyim ki beni yaktıklarında bile kalbim sapasağlam kalmalı. Bu sevgiden utanmamalı, bu sevgiyi boşa harcamamalı.
Biz kimleriz diye sorma, biz hayata boş vermişlerdeniz. Bize hayat nedir diye sorma, biz hayat deryasında yüzenlerdeniz. Bizi arama lüks meyhanelerde, biz dost şarabı içenlerdeniz. Bize dost, arkadaş nedir diye sorma, biz onlar için ölüme gidenlerdeniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder