5 Haziran 2018 Salı

Siyah Sözler

Sana bağlanınca düşmem sandım…
Kim bilir şimdi sen nerelerde… Kiminle yıldızlar sayıyorsun… Ben ayın karanlık yüzünde güneşimi bekliyorum…
Simsiyahların içinden sana kar beyaz geldim. Şimdi beni biraz sever misin?
Yeni bir yazı yazmayı istiyorum, yeni bir hikâye. Ve tüm bunlar olurken, bunlara bir renk bulmam gerekiyor. Ve ben yine siyah kalıyorum.
Her yerde kar var, kalbim senin bu gece.
Yalnızlık senden daha çok seviyor beni. Karanlık senden daha sıkı sarılıyor bana.
Her yanım yarım yarım, kalbim yine darmadağın.
Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş. Giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının.
Sen sakın unutma beni. Unutursan solar gökkuşağının rengi.
Karanlıkta göremeyenler “bizim” aramızda yollarını kaybedecektir. Bu yüzden bizler kendi aydınlığımızla siyah olarak devam edelim.
Sussun diye beyaz, onu kaybettim.
Hiç kimse, hiç bir renk, hiç bir koku, hiç bir yer, hiç bir şey, hiç bir zaman seni geri getirmeyecek.
Ağlama gidenlerin ardından, o giderse ben varım…
Her gece daha da eksiliyoruz, daha da tükenip daha da ölüyoruz. Bunu özellikle karanlık çöktüğünde yapıyor; yalnızlık.
Siyahtan daha koyu bir renk olsun isterdim.  Siyahlar yetmiyor artık.
Ne yapmam gerek bilmiyorum. Bir susuyor, bir özlüyorum. Sadece geçsin istiyorum. Bana ne oluyor? İnanın bende bilmiyorum’
Neden uzamaz neden tutamaz. Neden sarılmaz bana kolların.
Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır.
Başla hadi! Sar karanlığına beni, al en derinine hadi! Sar bir kere, sar bir kere.
Güneş uyuyunca ve yerine gece uyanınca ay. Rüzgârlar oynatınca yaprakları, onun sesi duyulur. Uzaklardan.
Biliyorum her gecenin umududur yıldızlar, bir kalp sarılınca dağılır karanlıklar.
Harflerden korkarsınız. Renklerden korkarsınız. Aşk’tan korkarsınız. İnanmaktan korkar, inanmamaktan daha çok korkarsınız.
Sessizsin, yağmur gibi. Korkuyorsun, kırılmaktan.
Benim aşktan anladığım; taşla camı kırmaya çalışmak değil, camla taşı kırmaya çalışmak.
Yalnızlıkla büyüyorsun, beni hâla öldürüyorsun.
Gecenin en sevdiğim yanı, kendi sessizliğini duyman en kötü yanı, yine sabah olacak.
Belki aynı şarkının sesini açıyor, aynı şarkıyı susuyoruzdur. Kim bilir.
Zaten incecik bir ip üstünde yürüyordum. Zaten çok yüksekti. Beni sen itmedin.
Kalbin senin, yollar senin, bensiz mi büyüyorsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Af ve Merhamet Peygamberi

  Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) af ve merhamet sahibi olduğunu gösteren ve bu sayede nice ölü kalbin iman selametine ulaştığı eşsiz örnekl...