Manşet: Klavyedeki boşluk tuşu gibisin, çok yer kaplıyorsun; ama boşsun işte!
Ara sıra kullan o beynini, yan etkisi yokmuş.
Sen de haklısın sevgili, ucuz yüreğine pahalı geldim!
Sende ki güzellik ne ki, bendeki aşkın yanında…
Güvenmek sevmekten daha değerli, zamanla anlarsın!
Kır kalbimi gönlün olsun. Al gönlümü senin olsun.
Bizimle dans etmeye çalışma, yürümeye hasret kalırsın.
Yanımda bir kişilik yer var ama o kişilik sende yok.
Adını şifre yapsam, yetersiz karakter diyecek hala konuşuyor.
Aşk yürek ister, senlik bir durum yok yani rahat ol!
Karakterin otururken sandalyeni mi çektiler, neden böyle oldun?
Sen hala kabullenmedin mi sevap sandığın günahlarını!
Oluruna bıraktım her şeyi paşam. Bak sensizde devam ediyor yaşam.
Değil Eros’un oku; Zeus’un şimşeği girse, sen aşktan anlamazsın!
Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.
Ne oldu o kadar trip atıp tuttun, bak yine son noktayı ben koydum.
Senin sözlerin kalbimi acıtsa da benim nefretim yetecek sana bunu unutma!
Doğru kişi olsaydın zaten şuan yanımda olurdun daha ötesi var mı?
Arkamdan konuşmaya devam et. Çünkü karşıma çıkacak kadar büyük değilsin.
Ey sevgili nedir yüzündeki acı yoksa kırılan hayallerim mi battı eline?
Çok fazla konuşmaya gerek yok aslında. Sen, benden daha kötülerine layıksın.
Varlığım parmağına ‘yüzük’ olmadı ya. Yokluğum kulağına ‘küpe’ olsun.
Bakma bana öyle bakma bir bakışta tanıyamazsın ki artık karşında eski ben yok.
Şarap gibi kadın olsan kaç yazar, yanındaki adam turşu olduktan sonra.
Benim bütünlemem yok sevgilim. Bir kere kaldın mı benden bir daha geçemezsin.
Bana kalbimdesin deme sevgili, kalabalık yerlerde sıkıntı basıyor beni…
Ne yarım kaldım senden sonra, ne de yaralı, beni ne sen yıkabilirsin, ne de en kralı.
Sana değer verip aşkı bulacağıma x’e değer veririm y’yi bulurum daha iyi.
Parçaları kaybolmuş puzzle gibisiniz. Kiminizin aklı, kiminizin ruhu, kiminizin kalbi yok.
Oturur sana şerefi anlatırdım ama kaybettiği bir şeyi dinlemek ağır gelir insana.
Oralarda benden yok bir düşünsen anlarsın. Buralarda senden çok var görsen şaşarsın.
Konuştuğun kadar şerefli olsaydı hislerin; şerefini iki paralık etmezdi seçimlerin.
Sevgimi anlayamadın mı gözlerimdeki yaştan, atalarımız doğru demiş eşek ne anlar hoş laftan.
Tebrikler, teknolojinin sınırlarını zorlamışsın; çıplak gözle gördüğüm ilk 3 boyutlu adisin.
Senin açtığın yarayı bir başkasıyla kapatmasına kapatırım da, yüreğime adilik yapmamın âlemi yok.
Sen hayata at gözlükleriyle bakmaya devam edersen, birilerinin çüşşş demesi zoruna gitmesin.
Sen bu kalp yükünü kaldıramadıysan ben el atarım. Senin çivin çıkmış ama bilirsin ben çok iyi çakarım.
Yok efendim ciddi bir ilişkiye hazır değilmiş, insanlıkta sana hazır değildi ama bak idare ediyoruz.
Mademki yokluğumla daha mutlusun, o halde yokluk, benim bu aşk için büründüğüm son kimlik olsun.
Şimdi şuracıkta ‘ölüyorum’ desen koşarım. İki paket çekirdek alıp öyle gelirim, malum; Kaçmaz bu gösteri!
Ben kendi çapımda yazıyorum. Ucu sana dokunuyorsa, etrafımda dönüyorsun demektir boşa uğraşma. Bakmam sana.
Demiş ki: kaybettiklerini görsün de ağlasın. Dedim ki: kazandıklarımı görsen, değerinin olmadığını anlarsın.
Yemin ederim senden başkasını sevmem demişti. Neyse arkadaşlar. Sıradaki yemin tükürüp de yalayanlara gelsin.
Seni hiç unutmadım inanır mısın? Yediğim salatada bile arar oldum. Bir hıyarın eksikliği bu kadar mı belli olur.
Gidişinin ardından çok fena yağmur yağdı. Gökyüzü bana mı ağladı yoksa sana mı tükürdü anlayamadım ey sevgili.
Sen benim için artık sadece filmlerdeki 1 saniyelik figüranlardansın ben artık hayatıma başrol oyuncusu arıyorum.
Senin gibi bozukları kumbarada biriktirir, geleceğe yatırım yaparım. Ha çok mu sıkıştım; hiç düşünmem hemen harcarım.
Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp, ben artık kimseyi sevemem deme. Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıklarda yetişir.
Seni gözümde bu kadar büyütmeme aptallık diyorsan, bu senin karakterinin küçüklüğü, benim hayal dünyamın büyüklüğüdür.
Benden sana ne beddua gelir ne de dua bundan sonra, tek bir dileğim var sadece ne yaşattıysan bana, sende aynısını yaşa.
Attığınız ya da atacaklarınız kazıkları saklıyorum, saklıyorum ki gün gelip bana döndüğünüzde sizi ağırlayacak yerim olsun.
Demişsin ya onun gibilerini cebimden çıkarırım diye. Dinle. Ben senin gibilerini tespihime dizerim tövbe tövbe diye çekerim.
Bana kullandığın o ağır laflar dönüp dolaşıp sana KDV olarak geri dönecek sen bunların hesabını yaparken ben sana gülüp geçeceğim.
Beni bırakıp gidişini atlattım, intikam almaya gerek bile yok. Mutluluğum kefenin olacak, bensizlik sana evlat acısı gibi koyacak.
Bu dünya senden önce de dönüyordu, senden sonrada dönecek. Yani seninle bir şey değişmediği gibi, sensiz de bir şey değişmeyecek.
Oğlum abartı senin neyine, beynin sahip senin abartı genine, beni çöpe atmak senin ne haddine! Sen zaten çöptesin bari beni çekme.
Kimseye değil bu nefretim sadece kendime sevmeseydim olmazdı içimde koca bir dünya şimdi cehennem oldu girme yanarsın rezil olursun karşımda.
Bendeki aşk ateşi cehennemi kıskandırır. Ben son sözümü söylersem eğer geri dönüşü yoktur, senin gibi şerefsizlere kahveler çoktur!
Her napalım? Dediğinde bilmem demişsem, kendi fikri olmayan bir mal olduğumdan değil. ‘Seninle olduğum sürece ne fark eder ki’ demektir o. Anlayana.
Her gecem sana beddua ile geçiyor, her günüm sana lanet edişlerimle bitiyor, sildim seni hayatımdan beddualarım da ve lanetlerim de yaşıyorsun.
Adam sorar: kaçınız çıplaklığınıza güvenmek yerine karakterinize güvenecek kadar kadınsınız? Kadın cevap verir: Kaçınız çıplak bedene sahiplenmek yerine, üstünü örtecek kadar adamsınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder